0 / 0
8,55925/07/2015

Kabzetmeden (eline almadan) önce sadakadan dönmek (vermekten vazgeçmek)

Soru: 146237

Ben, ihtiyacından dolayı birisine malımdan bir miktar para vermeye niyet ettim. Fakat ben, paraya olan acil ihtiyacımdan dolayı sadaka vermekten vazgeçtim.Bu arada ben, bu şahsa para vereceğimi kendisine haber vermedim.

Bu davranışımın hükmü nedir?

Cevap metni

Allah'a hamdolsun ve peygamberine ve ailesine salat ve selam olsun.

Cevap:

Hamd, yalnızcaAllah’adır.

Birincisi:

Sadakanın fazîletinin ve Allah Teâlâ’nın,sadaka verenlerin onlar için ne büyük mükafatlarhazırladığını soruyu soran kardeşim gayet iyibiliyordur.

Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöylebuyurmuştur:

إِنَّ الْمُصَّدِّقِينَوَالْمُصَّدِّقَاتِ وَأَقْرَضُوا اللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا يُضَاعَفُلَهُمْوَلَهُمْ أَجْرٌكَرِيمٌ [ سورة الحديد الآية: 18 ]

“Şüphesiz(mallarından) sadakaveren erkeklerle sadaka veren kadınlarve Allah’a güzel bir borçverenler (Allah yolunda gönül hoşnutluğuyla harcayanlar) varya, (bu amellerine karşılıkverdikleri)onlara kat kat ödenir.Ayrıca onlara çok değerli bir mükâfat da(onlara bunun üzerinde büyükbir karşılık; cennet de) vardır.”[1]

Allah Teâlâ yine şöyle buyurmuştur:

الَّذِينَ يُنْفِقُونَ أَمْوَالَهُمْبِاللَّيْلِ وَالنَّهَارِ سِرًّا وَعَلَانِيَةً فَلَهُمْ أَجْرُهُمْ عِنْدَرَبِّهِمْ وَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ [ سورة البقرةالآية:274 ]

“Mallarınıgece gündüz;gizli ve açık Allah yolunda harcayanlar var ya, onlarınRableri katında mükâfatları vardır.Onlara(âhirette) korkuyoktur. Onlar (dünya nimetlerinden kaybettiklerine) mahzunda olmayacaklardır.”[2]

Sadakanın fazîleti hakkında âyet ve hadisler pek çoktur.

(36783) nolu sorunun cevabında bu âyet ve hadislerebakabilirsiniz.

İkincisi:

Fakirin, bizzat kendisinin veya vekili yoluyla, sadakanın fakirineline geçmesinden önce sadaka sahibinin sadakasından dönmesinde(vermekten vazgeçmesinde) bir sakınca yoktur. Çünkü fakir,sadakayı eline almadan ona sahip olmuş sayılmaz. Fakir,sadakayı eline almadıkça sadaka sahibinin mülkiyetindesayılır.

Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöylebuyurmuştur:

إِنتُبْدُواْ الصَّدَقَاتِ فَنِعِمَّا هِيَ وَإِن تُخْفُوهَا وَتُؤْتُوهَاالْفُقَرَاء فَهُوَ خَيْرٌ لَكُمْ وَيُكَفِّرُ عَنْكُمْ مِنْ سَيِّئَاتِكُمْ وَاللهُبِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ [ سورة البقرة الآية: 271 ]

“Eğer sadakalarıaçıktan verirseniz, ne güzel (sadaka vermiş olursunuz)!Fakat onları gizleyerek fakirlere verirseniz, bu, (riyâdan uzak olduğundan dolayı) siziniçin daha hayırlıdır ve günahlarınızdan bir kısmına da keffâret olur.Allah, yaptıklarınızdanhakkıyla haberdardır.”[3]

Değerli âlim Muhammed b. Salih el-Useymîn -Allah ona rahmet etsin- yukarıdakiâyetin tefsirinde şöyle demiştir:

“Bu âyetten çıkarılan faydalardan birisi de şudur:Sadaka, fakirin eline ulaşmadıkça sadaka sayılmaz. ÇünküAllah Teâlâ âyette: ‘Fakat onları (sadakaları) gizleyerek fakirlereverirseniz,…’ diye buyurmuştur.”

Ebu Seleme’nin kızı Ümmü Gülsüm’den -Allah ondan vebabasından râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre oşöyle demiştir:

لَمَّا تَزَوَّجَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أُمَّسَلَمَةَ قَالَ لَهَا: إِنِّي قَدْ أَهْدَيْتُ إِلَى النَّجَاشِيِّ حُلَّةًوَأَوَاقِيَّ مِنْ مِسْكٍ، وَلَا أَرَى النَّجَاشِيَّ إِلَّا قَدْ مَاتَ، وَلَاأَرَى إِلَّا هَدِيَّتِي مَرْدُودَةً عَلَيَّ، فَإِنْ رُدَّتْ عَلَيَّ فَهِيَلَكِ… [ قال الحافظ في فتح الباري: إسناده حسن ]

“Rasûlullah -sallallahualeyhi ve sellem- Ümmü Seleme ile evleninceona şöyle dedi:

-BenNecâşi’ye bir hırka, bir okka da misk hediyegönderdim.Görüyorum kiNecâşi ölmüşve hediyelerim de bana geri gelecektir.Eğer onlar banageri gelirse, onlar senindir….(Nitekim öyle oldu.Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-her hanımına bi­rerokka misk verdi.Ümmü Seleme’ye de miskin geri kalanınıve hırkayı verdi.)”[4]

Mansurb. Yunus el-Behûtî -Allah ona rahmet etsin-şöyle demiştir:

“Kim, bir şeyi sadaka olarak vermek için ayırır veyasadakayı kendisi adına vermesi için birisini vekil tayin eder desonra tasadduk etmekten vazgeçerse, nefsine ve şeytanlara aykırıdavranmak için tasadduk etmekten vazgeçmemesi sünnettir.Fakat tasadduk etmektenvazgeçmemesi kendisine farz veya vâcip değildir.Çünkü sadaka,kabzetmeden önce karşı tarafın mülkiyetine geçmişsayılmaz.”[5]

Bu, pek çok fakihin görüşüdür. Bu konuda bkz:”el-Muğnî”, c: 5, s: 379 ve 383.

Sadaka, karşı tarafın kendi eline veya vekilinin elinegeçerse, ilim ehlinin ittifakıyla sadakadan dönmek câizdeğildir.

Nitekim Abdullah b. Abbas’tan -Allah ondan ve babasından râzıolsun- rivâyet olunduğuna göre, Nebi -sallallahu aleyhi ve selem- bukonuda şöyle buyurmuştur:

الْعَائِدُ فِي هِبَتِهِ كَالْكَلْبِ يَقِيءُ ثُمَّ يَعُودُفِي قَيْئِه. [ رواه البخاري ]

“Hibesinden dönen, kustuktan sonratekrar kusmuğuna dönen (kusmuğunu yalayan) köpek gibidir.”[6]

Başka bir rivâyette şöylebuyurmuştur:

الْعَائِدُ فِيصَدَقَتِهِ كَالْكَلْبِ يَقِيءُ ثُمَّ يَعُودُ فِي قَيْئِه. [ رواه البخاري ]

“Hibesinden dönen, kustuktan sonratekrar kusmuğuna dönen (kusmuğunu yalayan) köpek gibidir.”[7]

Ömer b. Hattab’tan -Allah ondan râzı olsun- rivâyetolunduğuna göre, o şöyle demiştir:

مَنْ وَهَبَ هِبَةً لِصِلَةِ رَحِمٍ أَوْ عَلَى وَجْهِ صَدَقَةٍ،فَإِنَّهُ لَا يَرْجِعُ فِيهَا… [ رواه مالك في الموطأ وصححه الألباني فيالإرواء الغليل ]

“Kim, sılâ-irahim veya sadaka olsun diye bir hibede bulunursa, o hibesinden dönemez…”[8]

Nitekim İmam Buhârî -Allah ona rahmet etsin- sahihinde: “Hiçkimsenin hibesi ve sadakasından dönmesi (vazgeçmesi) helalolmaz” diye bir bölüm açmıştır

Hâfız İbn-i Hacer -Allah ona rahmet etsin- bu konudaşöyle demiştir:

“Sadakaya gelince, (âlimler), karşı tarafın elinegeçtikten sonra sadakadan dönmenin câiz olmadığı konusundaittifak etmişlerdir.”[9]

Kısaca ifâde etmek gerekirse,bir kimse, malından bir miktar tasadduk etmek isterse, -fakirin elinegeçmediği sürece- sadakayı vermesi kendisi için daha evlâdır,fakat farz veya vâcip değildir.Eğer sadaka fakirin eline geçerse, âlimlerinittifakıyla sadakadan dönmek câiz değildir.

Allah Teâlâ en iyi bilendir.

[1] HadîdSûresi: 18

[2] BakaraSûresi: 274

[3] BakaraSûresi: 271

[4] Buhârî.Hâfız İbn-i Hacer, Fethu’l-Bârî’de; “hadisin isnadıhasendir”, demiştir.

[5] “DekâikuUli’n-Nuhâ”, c: 1, s: 468

[6] Buhârî,hadis no: 2589

[7] Buhârî,hadis no: 2623

[8]Elbânî, “İrvâu’l-Ğalîl”, c: 6, s: 55’teisnadının sahih olduğunu belirtmiştir.

[9] “Fethu’l-Bârî

Kaynak

İslam Soru-Cevap Sitesi

at email

e-posta hizmetine katılım

Yeni bilgiler ve güncellemelerden haberdar olmak için e-posta hizmetimize katılmanızdan dolayı memnuniyet duyarız

phone

İslam Soru & Cevap Uygulaması

İçeriğe daha hızlı erişim ve internet olmadan gezinme yeteneği

download iosdownload android